1 Kasım 2009 Pazar

tafriq

Trafik kelimesinin nereden geldigini merak ediyordum. Bir olasilik tafriq. Arapca'da dagitim anlamina geliyormus. Kahire'de trafik oyle bir dagiliyor ki cogu zaman toplamak mumkun olmuyor. Burdaki trafigi gordukten sonraki amaclarimdan birinin trafikte mumkun oldugunca az zaman gecirmek olmasi gerektigine karar verdim. Istanbul'da araba kullandigim gunler, unutulacak kadar eskide kalmamisti ne de olsa. Buna ragmen yolcu koltugundan etrafta olan biteni gozleyerek Misirlilar hakkinda atip tutmak ve genellemeler yapmaktan kendimi alamiyordum. Arkadaslarin bir kere gozleri cok hassas. Gece oldu mu oyle far isigina falan hic dayanamiyorlar. Zaten cogunuz duymustur, bir kere de ben soyleyeyim:

Bu elin Misirlilar'i gece trafikte farlarini acmiyorlar!

Hani cok gerekirse carpismadan bir iki saniye once selektor yaparak sizi uyariyorlar. Bir de arada sirada arabanin arkasinda felan boyle mavi yesil rengarenk isiklar sayesinde yerleri biraz belli oluyor. Ikinci mesele ise kulaklarla ilgili. Gozlerdeki hassaslik ne yazik ki kulaklara yansimamis. Bizim en azgin dolmusculara tas cikartircasina korna manyagi yapiyorlar sizi. Biz de genelde uyarmak ve kizmak, arada da tesekkur etmek icin kullanilir ya, burada basli basina bir dil olmus. Misalden bir diyalog:

- Soldan yaklasiyorum, bak yaklasiyorum
- Gel, gel
- Bah geciyorum ha, hala soldayim
- Dur iki dakka
- Lan gectim iste, az acil
- Ya, tamam ya, gec ya, gec ya
- Gectim
- Evet gectin
- Tschuess!
- Saglicakla...

Bu sekilde Kahire filarmoni orkestrasi sokaklarda antreman yapiyor. Nedir bu heyecan diye soracaksiniz. Valla, yarin kiralik arabama kavusuyorum da, onun mutluluk ve yusuf yusuflugu var. Amacim direksiyonun korna yastigini yalama ederek bu trafik lisanina yeni kelimeler kazandirmak. Maceralardan haberdar ederim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder